Mutlu İlişkiler için 4 Adım (2. Adım: Beklentilerden Kurtulun)
Yazı dizimiz tüm hızıyla devam ediyor. Hatırlayacağınız gibi önceki yazımda sizlere birinci adımımız olan ilişkiye yaklaşım konusundan bahsetmiştim. O yazıyı okumadıysanız lütfen buraya tıklayarak önce onu okuyalım. Bugünkü konumuz ise bir ilişkiyi zehirlemek istiyorsanız en kolay yoldan başarabilmenizi sağlayan “Beklentiler” konusu. Çoğu insan, iş “beklentilere” geldiğinde bir ilişkiyi farkında bile olmadan uçuruma doğru sürükleyebiliyor.
Acaba siz de onlardan biri olabilir misiniz?
- Oysa beni aramanı beklemiştim.
- Bana şu şekilde davranmasını bekliyordum.
- Bunu benim ona söylemeden bir şekilde anlamasını istemiştim.
Yukarıdaki cümleler size tanıdık geliyor mu?
O zaman aşağıdaki denklem de muhtemelen size tanıdık geliyordur:
Beklenti = Hayal Kırıklığı
Yani farklı şekilde ifade etmek gerekirse, ne kadar çok beklentiye girerseniz o kadar çok hayal kırıklığına uğrayacaksınız demektir.
Yoksa şaşırdınız mı? Bence şaşırmayın; çünkü ilişkileri zehirleyen ve hayal kırıklıklarını yaratan başlıca şeylerden birisi de beklentilerimiz. Evet, insanın doğasında bir şeyleri kendi istediğimiz gibi görme arzusu hep var ve olmaya da devam edecek. Ama diğer yandan, beklenti girdabına girerek ilişkiyi bir çıkmaza sürükleriz. Gelin biraz daha yakından bakalım.
Diyelim ki, birinden çok etkilendiniz. Birbirinize daha fazla yakınlaşarak sevgili oldunuz. İlk başlarda her şey çok güzel. İlk zamanların heyecanıyla her şey gözünüze tozpembe göründü. Sonra heyecan suları yavaşça kıyıdan çekilip mantık hâkim olmaya başlayınca birden aklınıza “kendi talepleriniz” geldi. “Aaa olur mu, beni şu kadar sıklıkla aramalı”, “Bana şu şekilde hissettirmeli”, “Bana şunu şunu yapmalı”, “Ama herkesin sevgilisi şöyle şöyle davranırken, benimki bana onu bile çok görüyor” türü cümleler başladı. Hatta daha ileriye gidip “dur ben şu odunu güzelce bir yontayım” bile demiş olabilirsiniz. Dediniz mi yoksa hadi itiraf edin? Aaa çok ayıp… Onun değişmesini istediniz, hep size farklı şekilde davranmasını, farklı bir insan olmasını istediniz ve sonunda bu beklentileriniz gerçekleşmeyince hep aynı şeyle karşılaştınız:
Hayal Kırıklığı!
Çoğu zaman bilmemiz gereken çok önemli bir şey var. Hiç kimse kendi istemediği sürece gerçekten değişmez. Ya değişmiş gibi yapar ama değişmez, ya sadece geçici olarak değişir ya da değişime tamamen direnir. Bir yerlerden tanıdık geliyor mu bu hikâye? Bir de, karşı tarafa ne istediğinizi net bir şekilde söylemeyip de öylece onun değişmesini, ya da sizin istediğiniz şeyleri yapmasını bekliyorsanız sizin beklediğiniz sürede belki Godot bile gelir, ama siz yine de beklemeye devam edersiniz. Bu da en acıklı hikâye…
Peki, o zaman ne yapmalı?
- Hiç kimse müneccim değil. Karşı tarafa ne istediğinizi açıkça söylemiyorsanız, isteklerinizin açıkça anlaşılmasını da bekleyemezsiniz. İma etmeyi bir kenara bırakma vakti geldi. Bir şey istiyorsanız bunu net bir şekilde söyleyin. Ağlamayan bebeğe meme verilmez ama siz olgun bir insansınız. Bunu ağlamadan da, açık şekilde söyleyebileceğinize eminim.
- İsteklerinizi net bir şekilde söylediğinizde de, sevgilinizin de tıpkı sizin gibi özgür bir iradesi olduğunu (aa ne kadar ilginç değil mi?), her zaman sizin isteklerinize göre yoğrulacak bir hamur olmadığını (bu da çok ilginç) unutmayın. Yani her istediğiniz şey gerçekleşecek diye bir durum yok. Sonuçta o da sizin gibi etten, kemikten bir insan.
Bu durumda hemen muhteşem beynimizi kullanarak bir hesaplama yapıyoruz ve kendimize şu soruyu soruyoruz:
“Bu istek ya da karşı taraftaki arzuladığım değişim, benim için olmazsa olmaz bir şey mi?”
Eğer zaten bu kadar da önemli bir şey değilse, bu gerçekleşmediğinde hiç de gereksiz kaprislere ve sinir krizlerine girmenize gerek yok demektir. Beklentileri temizledikçe hayal kırıklıkları da ayağınıza batmaz. İlişkinizin tadını çıkarın. Odağınız kavga çıkarmak değil, daha fazla mutluluk paylaşmak olsun.
Peki ya, bu talebiniz ilişkinizde olmazsa olmaz bir şeyse ve karşı taraf kendi isteğiyle, hemen, somut bir şekilde değişim adımlarını atmıyorsa o zaman ilişkiye devam etmenizin de bir anlamı yok demektir. Bu da aslında güzel haber. Çünkü hem kendinizi toparlamak ve tek başına da mutluluğunuzu yaratmak için fırsat bulmuş olacaksınız ve çok daha iyi bir seçenek için kendinize alan yaratacaksınız. Hem de bir sonraki ilişkiniz için çok daha deneyimli bir insan olmuş olacaksınız. Eski hatalarınızı yeni ilişkinizde artık tekrarlamayacaksınız.
Ama ya ilişkisi olmazsa ölecek hastalığına yakalandıysanız? Yani bağımlılıklarınızdan dolayı istemeye istemeye, katlana katlana ilişkiye devam ediyorsanız ne olacak? Şimdilik bekleyin lütfen. Tıbbın bile çare bulamadığı bu illeti yazı dizimizin bir sonraki başlığında ele alacağım, merak etmeyin.
Şimdi, kendinize şu soruyu sorun lütfen: “İlişkimi kaliteli bir şekilde yaşamak ve mümkün olduğunca keyif almak istiyor muyum?” Cevabınız evetse artık beklentileri ve dolayısıyla hayal kırıklığını bugünden itibaren bir kenara bırakıyorsunuz demektir. İlişkinizde bir şeyleri isteyen, talep eden taraf olun; bunda hiçbir sorun yok. Ancak gerçekleşmediğinde de artık kavga çıkarmaya ve hayal kırıklığına uğramaya gerek olmadığını da unutmayın. Ya tamam ya da devam diyeceksiniz. Devam diyorsanız beklentiniz gerçekleşmediğinde amacınız artık intikam almak değil; ilişkide daha fazla, çok daha fazla keyif almak ve keyif vermek olsun.
Haydi, şimdi sevgiliniz / eşiniz varsa hayatınızı paylaştığınız o güzel insana, sevgiliniz yoksa da hayatınıza girecek bir sonraki meçhul, ama şu anda bir yerlerde yaşayan kahramana “Seni seviyorum” deyin tüm kalbinizle. Bugünden itibaren kendinize söz verin: Artık çok daha iyi, çok daha keyifli ilişkiler yaratan bir sevgili olacaksınız. Varlığıyla da yokluğuyla da kendisine ‘iyi ki hayatıma girmiş’ dedirten bir insan olacaksınız.
Söz mü?
Bu harika bir haber! O zaman şimdi harekete geçme vakti!