Bahçe
Ayça son zamanlarda o kadar mutsuzdu ki… 36 yıllık hayatında hep problemlerle uğraşmıştı. Özellikle de son 4 yıldır. Ona değer vermeyip bir de üstüne aldatan sevgilisi yüzünden hayata küsmüştü. Evlilik hayalleri de suya düşmüştü. Depremler hep oluyordu da hiçbiri bu kadar yıkıcı olmamıştı. Zaman sanki aleyhine işleyen bir kum saati, düşen her kum tanesi de bir kor oluyordu Ayça’nın kalbinde. Hem psikolojik anlamda çökmüş ve ilaç kullanmaya başlamıştı, hem de sağlık sorunları son zamanlarda azmıştı. Hastalığı tam teşhis edilememiş, kesin sonuçları birkaç hafta sonra belli olacaktı. Zaten mutsuzdu işinde de… Patronu Mehmet Bey’in bitmek bilmeyen baskısı yüzünden hayatı tam bir kabusa dönmüştü.
Tüm gün boyunca bunları düşünmekten beyni kapkara bulutlarla dolmuştu. Bulutlar hep ilerliyor ama şimşekler hiç susmuyordu. Evinin küçücük bahçesiyle uğraşmak en büyük hobisiydi; ama burası da aynen zihnindeki düşünceler gibi darmadağın bir haldeydi. Sevdiği çiçeklerden çok çirkin yaban otları doldurmuştu bahçeyi. Bahçeyi sulamak için eline her hortum aldığında dakikalarca yaban otlarının kötü görüntüsüne kafayı takardı ve farkında olmadan da hep orayı sulardı.... Devam...