Rutinden Sıkıldınız mı?
Hayatınızın rutine girdiğini düşünüyor ve her gün aynı şeyleri yapmaktan sıkılıyor musunuz? Hayat hep olduğu yerde mi sayıyor? Dün olduğunuz kişi bugünküyle aynı mı? Sabah işe git, işte vakit öldür, akşam eve gel, uyu, sabah kalk, işe git… Hayatınızdaki tek heyecan Facebook’ta paylaştığınız resmin fazla beğeni ve yorum alması mı? Bazıları daha şanslı; onlar Twitter ve Instagram da kullanıyor. Ama tüm sosyal medyayı dize de getirseniz can sıkıntınızdan ve rutin yaşamaktan bir türlü kurtulamıyor musunuz? Olduğunuz yerde saymak canınızı çok mu sıkıyor?
Çok haklısınız. Bir şey hariç: Olduğunuz yerde duramazsınız; ya ileri gidersiniz ya da geri. Yani şu anda hayatınızın rutine girdiğini ve olduğunuz yerinde saydığınızı düşünüyorsanız aslında geriye doğru gitmişsiniz demektir. Bir daha söylememi ister misiniz? Rutine girdiğinizi düşünüyorsanız, gerilemişsinizdir.
İnsanoğlu ilerlemek için programlanmış ilginç bir canlı. İçgüdüleriniz ilerlemek istiyor, daha fazla şey yapmak, daha fazlasını başarmak, daha farklı bir yaşam sürmek, daha iyi olmak, daha güzel olmak, daha iyi insanlarla beraber olmak, daha iyi işlerde çalışmak, daha iyi işler yapmak, hayattan daha çok keyif almak istiyor. İçgüdüleriniz değişim istiyor, ilerlemek istiyor. Eğer buna karşı gelirseniz, yani kendi içinizdeki en temel arzuya karşı gelirseniz, hemen bir uyarı alırsınız; yani kendinizi kötü hissetmeye başlarsınız. Nasıl ki su ihtiyacımız olduğunda vücut bizi uyarır ve “Akıllı ol, su iç” diyerek tüm vücudun kuruyup kaldığını bize hissettirirse, aynı şekilde siz de kendi benliğinizi besleyemediğinizde ve ilerletemediğinizde hemen bir uyarı gelir. Bu sinyal kötü değil, aksine sizin faydanıza. Bu sıkıntı sayesinde daha yükseklere zıplayabilirsiniz, daha iyi bir hayat yaşayabilirseniz.
Diğer yandan bu sinyale karşı çıkarak, “Ooof niye kötü hissediyorum ben yaa, dur iki komik video izleyeyim de neşem yerine gelsin” diyorsanız, susuzluktan kavrulan bedeninize bol şekerli soğuk şerbet içiriyorsunuz demektir. Geçici olarak serinletir, ama sonrasında susuzluğunuzu daha da arttırır. Tek çare ilerlemek, bu isteğe karşı koyarsanız, “Nalet olsun içimdeki ilerleme sevgisine” derseniz kendinizi daha da kötü hissedersiniz; ama bu isteği kullanırsanız bir gün şirinleri bile görebilirsiniz.
Zaten herkes olduğu halden memnun olsa dünya ilerlemezdi. Düşünsenize Acun Ilıcalı’nın halen daha Televole sunduğunu ve Mahsun Kırmızıgül’ün halen daha komik tasarımlı ceketini giyerek arabesk şarkılar yaptığını?
Ben böyle bir dünya düşünemiyorum! Neyse ki ilerleme denen bir şey var! Herkes aynı kalsa, yerinde saysa yeni icatlar, teknolojiler, sistemler, hizmetler, sanat akımları bulunamazdı. Mesela tuvalet kağıdının olmadığı bir dünya düşünebiliyor musunuz? Ama çok değil, 30 yıl önce evlerde tuvalet kağıdı yoktu!
Dünya ilerlemek zorunda ve siz de bu dünyanın bir parçası olduğunuza göre siz de ilerlemek zorundasınız. Beyniniz size sadece bunu hatırlatıyor. Beyniniz “Beni besle, bana mutlu hissettirecek şeyler yaptır, beni ilerlet, önüme başarmam için hedefler koy, gelişmem için bir yol çiz, bu dünyayı daha iyi hale getirmemi sağla!” diyor.
Peki ne yapmalı?
Bu isteğe karşı koymak yerine, içinizdeki bu itici gücü kullanarak onla el ele bir şeyler yapmalısınız. Ama önce onu bir dinleyin. Size ne söylüyor? Sizi ne yönde geliştirmek istiyor? Size ne katmak istiyor? Ne olsa hayatınız daha anlamlı olurdu? Her gün farklı olarak ne yapmak size kendinizi ilerlemiş hissettir? Hangi amaçlara ulaşmak istiyorsunuz?
Hayat hareket halinde olanları sever
Her gün mutlaka ama mutlaka farklı bir şey katın kendinize. Yeni bir bilgi öğrenin, yeni bir şey deneyin, yeni bir çalışma yapın, mevcut olanların üzerine yenilerini ekleyin. Yani dününüzden daha iyi, yarınınızdan da daha kötü olun! Kendinize hedefler belirleyin. Hedeflerinize koşun. Hareket halinde olun, ilerleme halinde olun. Yani “Basamakta durmayın, otomatik kapı çarpar”.
Hayat cesurları sever
Bazı hayalleriniz sizi korkutuyor mu? Bazı atacağınız adımlar sizi tedirgin mi ediyor? Hiç bilmediğimniz sularda yüzmek, güvenli limanlardan ayrılmak sizi kaygılandırıyor mu? Bu harika! O zaman bedavaya adrenalin kaynağı buldunuz demektir. İnsanlar Bungee Jumping yapmak için ufak çaplı servetler yatırıyorlar. Sizinse overlok makinesi ayağınıza gelmiş. Korkularınıza doğru koşun. Siz onlara koştukça, onlar sizden kaçmaya başlayacak. Yeni şeyler denemekten uzak durup korkularınzdan kaçtıkça daha da korkak hale gelirsiniz. Korkularınızın üstüne gittikçe çok daha korkusuz hale gelirsiniz. Üstelik bedavaya heyecan ve eğlence kaynağı yaratırsınız sürekli.
Hayat sınırları zorlayanları sever
Hayattaki sınırlarınız nedir? Hangi noktaya kadar başarı sağlayabileceğinizi düşünüyorsunuz? Kapasiteniz nedir? Hayır, Angry Birds’deki üstün başarınızdan ve aynı gün içinde izlediğiniz maksimum dizi sayısından bahsetmiyorum. Hayatta gelebileceğiniz noktayı daha ne kadar üst seviyeye taşıyabilirsiniz? İşinizde, sağlığınızda, güzelliğinizde, ilişkilerinizde, daha muhteşem bir siz görmek istiyor musunuz? Şu ana kadar hiç tatmadığınız şeyleri yaşamak istiyorsanız hiç yapmadığınız şeyleri yapmalısınız. Yani sınırlarınızı zorlamalısınız. Sınırlarınızı zorladıkça sınırlarınız genişler, yapabildikleriniz ve yapabilecekleriniz katlanarak artar.
Sonuç olarak;
- Artık nerde yanlış yaptığınızı biliyorsunuz.
- Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
- Nasıl yapmanız gerektiğinizi biliyorsunuz.
Sizi şu anda engelleyen tek şey yine kendiniz; ve bu engeli aşabilecek güçtesiniz!