Bir Danışanımdan: “Güvendiğimiz Dağlara Kar Yağmaması için Ne Yapmalı?”
(Danışanım Güneş Hanım kendi deneyimlerinden yola çıkarak, sizlerin de benzer durumlarda fayda sağlayabilmeniz amacıyla bu yazıyı kaleme aldı. Kendisine bu nezaketi ve yardımsever yaklaşımı için teşekkürü bir borç biliyorum. – Türker Manavoğlu)
Güvenmek, sırtını birine yaslayabilmek, huzurla yaşayabilmek, ya da sürekli tedirgin tek başına ve yalnız olmak…
Hangisini seçelim? Böyle bakınca cevap hemen tabi ki en güzel seçenek güvenmek gibi görünüyor. Peki ya güvenin arkasından gelebilecek hayal kırıklıkları, ihanetler, yıkımlar? Kısacası güvendiğiniz dağlara kar yağması konusu ne olacak?
Evet, bir zamanlar ben de sınırsız güvenden yanaydım. Evet, güvenmenin huzurlu kollarında yaşadım yıllarca. Oyun hamurundan yapılmış bir top gibiydi hayat benim için. Yuvarlanırken yolda rastladığım, güvenebileceğimi düşündüğüm insanları bu topun içine kolayca yerleştiriyor, daha büyük bir top halinde yola devam ediyordum.
Ta ki en büyük parça bu topun içinden ayrılmaya karar verinceye kadar. İşte o zaman dengeler bozuldu. İşte o zaman, artık kocaman bir boşluk vardı o parçanın yerinde. Top artık yuvarlaklığını kaybetmiş, ağır aksak şekilde yolda ilerliyordu. O şekil bozukluğu sayesinde, diğer parçalardan bir kısmının da o kadar sağlam olmadığını fark ettim ve onlar da yolda birer birer döküldüler.
Sonuç olarak deneyimlediğim şey; aylarca bir daha hiç kimseye güvenemeyeceğini düşünerek yaşamak, sana uzanan her dost ele şüphe ile bakmak, üzüntü, depresyon ve sınırsız yalnızlık olmuştu. Top artık sert sırçayla kaplanmıştı ve yoldaki en ufak pürüzü içinde hissederek ilk çarpacağı yerde tuzla buz olmak üzere amaçsızca yuvarlanıyordu. Hayatım hiç de istemediğim bir yere doğru gidiyordu.
Sonra bir gün tesadüfler karşıma bir Yaşam Koçunu, Türker Bey’i çıkardı. Aslında böyle bir şeyin farkında olmadan arayışı içerisindeydim ve yine şüpheyle yaklaştım. Tedirgindim; aklımda bir sürü soru işareti vardı. Birlikte çalışmaya başladıktan sonra bütün hayatımın akışını birlikte değiştirdik. Bana göre kesinlikle çözümsüz olan bir sorunumu kolayca çözmüş olmanın mutluluğunu yaşıyordum. Güven geri gelmeye başlamıştı. Ama bu kez, belirli sınırlar içerisinde… Ve sonrasında çalışmalarımız devam etti. Her bir konu ve her bir problem için… Hayatıma tam bir bakım çalışması yapmaya başladık.
Çalışmalarımız sonunda anladım ki birilerine güvenmeden yaşanmıyor, bu her canlının doğasında var. Sadece önce kendine sınırsız güvenmeyi öğrenmek gerekiyor. Kendine verdiğin sözleri tutmak, kendine ve yapabileceklerine de inanmak gerekiyor. Sonra yavaşça çevredekilere güvenmeye başlıyor insan; ama dibine kadar güvenerek ve ona bel bağlayarak değil, belirli sınırlar içinde.
Kendinize olan güveninizle temelini attığınız binanın üzerine koyduğunuz tuğlalar olmalı diğer güvenilen diğer insanlar. Böylece, bir tanesi çürük çıktığında aradan çekip yerine başkasını yerleştirebilesiniz. En kötü ihtimalle, çürük olanın üzerine çakarsınız bir çivi, asarsınız maziye ait güzel anılarla dolu bir fotoğraf ve biter gider. Elbette anlatmak kadar kolay değil bunu başarmak, uğraşı istiyor, emek istiyor. Ama her şeyden önce zaman istiyor, sabır istiyor.
Ama imkânsız değil; inanın oluyor.
Ben yapabildiysem, siz de yapabilirsiniz.
Ben başarabildiysem, siz de başarabilirsiniz!
Yazan: Güneş Güller