Değersiz mi Hissediyorsunuz? Değersizlik Duygusundan Kurtulmak

Kendinizi değersiz mi hissediyorsunuz? Öyleyse açık konuşacağım:

Kandırıldınız. Evet, evet. Kandırıldınız, değersizlik duygusu ile ilgili bilinçaltınıza bir oyun oynandı ve siz de bu oyuna geldiniz. Üstelik o sırada küçüktünüz ve aklınız bu oyunu çözmeye yetmedi. Nasıl mı? Gelin, anlatayım.

Öncelikle neden değersizlik duygusuna bu kadar kafayı taktığımı anlatayım. Kafayı bu kadar takıyorum, çünkü yaptığım bilinçaltı çalışmalarında danışanlarımın bir sürü sorunlarının altında yatan en önemli neden değersizlik duygusu çıkıyor.  

İlişki bağımlılığı probleminiz mi var? Nedeni büyük olasılıkla değersizlik duygusu.

Özgüven eksikliğiniz mi var? Nedeni büyük olasılıkla değersizlik duygusu.

Hayır demekte zorlanıyor musunuz? Nedeni büyük olasılıkla değersizlik duygusu

Kendinizden ödün mü veriyorsunuz? Nedeni büyük olasılıkla değersizlik duygusu

Sevgilinizin ya da eşinizin gözünde “cepte” misiniz? Artık nedenini söylememe gerek var mı?

Kısacası değersizik duygusu bizim hayatımızdaki davranış kalıplarımızı etkileyen en önemli kök nedenlerden birisi. Peki virüs gibi hayatımızın her alanına işlemiş bu duygunun kaynağı nedir?

Hiçbir kronik duygu kendiliğinden, durduk yere “hop diye” ortaya çıkmaz. Her kronik duygunun (ya da negatif bilinçaltı kodlamasının) altında yatan mutlaka ama mutlaka bir ya da birden fazla olay / travma vardır. Bu olay ya da olaylar çok çok büyük olasılıkla çocuklukta başımıza gelmiş olay ya da olaylardır.

Hadi gelin, konuyu örnekle açıklayalım. Neler insanlara kendilerini değersiz hissettiriyor:

Bir örnek:

Meryem çocukluğunda dedesi tarafından sürekli diğer torunlarla kıyaslanıyor ve o çocuklara kendisine verildiğinden daha fazla değer veriliyor. Sonuç? Meryem “Demek ki ben değersizim” demeye başlıyor ve bütün hayatı boyunca kendisini değersiz görüyor. Dolayısıyla değersizlik duygusunun getirdiği bütün sıkıntıları (ilişki bağımlılığı, hayır diyememe, gereksiz fedakarlık, beklentiye girme, vs.) hayatında yaşıyor.

Bir başka örnek:

Haluk’un babası Haluk’a yeterince ilgi gösterip onu sevmiyor. Haluk ölse babası umursamıyor. Sonuç?  Haluk “Demek ki ben değersizim” demeye başlıyor ve bütün hayatı boyunca kendisini değersiz görüyor. Dolayısıyla değersizlik duygusunun getirdiği bütün sıkıntıları (ilişki bağımlılığı, hayır diyememe, gereksiz fedakarlık, beklentiye girme, vs.) hayatında yaşıyor.

Yetmedi mi? Bir örnek daha verelim:

Suna’nın annesi, Suna’dan çok ablası Fatma’yı seviyor. Suna’yı sürekli eleştiriyor, hor görüyor. Sonuç?  Suna “Demek ki ben değersizim” demeye başlıyor ve bütün hayatı boyunca kendisini değersiz görüyor. Dolayısıyla değersizlik duygusunun getirdiği bütün sıkıntıları (ilişki bağımlılığı, hayır diyememe, gereksiz fedakarlık, beklentiye girme, vs.) hayatında yaşıyor.

Sonunda Meryem de, Haluk da, Suna da hayatları boyunca yaşadıkları diğer olayları daha çok “ben değersizim, o nedenle bunlar başıma geldi” diye yorumlayarak değersizlik duygusunu ve değersizlik inancını daha çok pekiştiriyorlar.

 * * *

Peki sizce Meryem değersiz miydi? Peki Haluk? Ya da Suna?

Bir dede eğer torunları arasında ayrımcılık yapıp birini seviyor, 7 yaşındaki diğer torununu sevmiyor ve ona değer vermiyorsa, bu ne anlama gelir?

Seçenek A: 7 yaşındaki o çocuk değersiz, işe yaramaz çocuğun tekidir.
Seçenek B: O dede bilinçsiz, cahil bir adamdır.

Elbette doğru cevap Seçenek B. Allah aşkına, bir çocuk babasından, dedesinden, annesinden değer görmüyorsa bu onu değersiz ve işe yaramaz mı yapar? Asla. Eğer öyle olsaydı “Çocuk esirgeme kurumundaki bütün çocuklar beş para etmez, değersiz çocuklardır” demeniz gerekirdi. Ya da “Anne-babası vicdansız olduğu için sokağa terk edilen bütün bebekler değersiz ve beş para etmez bebeklerdir; o nedenle terk edilmeyi hak ettiler” demeniz gerekirdi.

Bir an bile olsa böyle söylemeye vicdanınız el verir mi?

Anne-baba vicdansız ve bilinçsiz olduğu için çocuğuna değer vermediyse, onu sokağa bıraktıysa bu o çocuğun değersiz olmasından değil, anne babanın bilinçsiz ve vicdansız olmasındandır.

 

Aynı şey yukarıda örneklerini verdiğimiz Meryem, Haluk ve Suna için de geçerli. Onların da anne-babaları, dedeleri onlara gereken önemi ve değeri göstermedilerse bu onların kabahati değil.

Anne-babaların davranışları çocukların değerini belirlemez.

Sizin anne-babanızın davranışları da sizin değerinizi belirlemez.

Sadece anne-babanız değil, başka hiç kimsenin davranışı sizin değerinizi BE-LİR-LE-YE-MEZ!

Kişinin değerini sadece kendisi belirler.

Peki, bu değersizlik duygusuna nasıl oldu da kapıldınız? Çünkü çocuktunuz ve olayları şu an yaptığımız gibi rasyonel şekilde analiz edemezdiniz. Çünkü olayları o anda yaşayan sizdiniz ve o yoğun duygulardan kafanızı kaldırıp olaylara serin kanlı bakamazdınız.

Dolayısıyla bilmeden kandırıldınız.

Ama artık gerçekleri öğrendiniz. Başka hiç kimse size değer biçemez. Sizin değerinizi yine ancak siz belirleyebilirsiniz.

Şimdi geçmişe dönüp size kendinizi değersiz hissettiren her bir olaya tek tek bu gözle bakın. Tek tek bu gözle görün ve değersizlik duygunuzun altının ne kadar boş olduğunu fark edin.

Değersizlik duygunuzun altı boş.

Değersizlik duygunuzun altı bomboş!

Başkasının size nasıl davrandığı sizin değerinizi belirlemez. Sadece o davranışı gerçekleştiren insanların nasıl insanlar olduğunu gösterir!

Siz değerlisiniz, hem de çok!

Siz özelsiniz, hem de çok!

Bu dünyaya asla sizin gibi birisi gelmedi ve bir daha asla sizin gibi birisi gelmeyecek. Varlığınızla bu dünyaya renk katıyorsunuz. Kendinizi sevmeyi fazlasıyla hak ediyorsunuz.

Kimsenin bu renginizi soldurmasına izin vermeyin!

Kimsenin size değer biçmesine izin vermeyin.

Tekrar söylüyorum:

Değersizlik duygunuzun altı boş.

Değersizlik duygunuzun altı bomboş!


Değersizlik Duygusundan Nasıl Kurtulabileceğinizi bu videoda daha detaylı anlatıyorum. Mutlaka izleyin 😊

Ara

Son Yazılar

Kategoriler