Aşk Nedir?

Herkese Merhabalar. Bir önceki yazımda sizlere “Aşk sandığımız şey aslında biyolojik bir olay olan heyecan” demiş, ancak yazımda “aşkın ne olduğuna” dair bir şey söylememiş ve bunun yanıtını sonraki yazılarımda vereceğimi söylemiştim. Eğer okumadıysanız lütfen Aşkı ve Heyecanı Birbirine Karıştırıyoruz başlıklı yazımı okuyun; çünkü bu yazı onun devamı niteliğinde olacak.

Aşk

Aşk nedir? Sevgi nedir? Bu elbette sözlerle ifade edilebilecek bir şey değil. Tamamen deneyimsel bir bilgi. Ancak yine de açıklamaya çalışacağım. Öncelikle aşk, ya da sevgi, adına her ne derseniz deyin, tamamen sizin bir özelliğiniz; başka birine duyduğunuz istek değil. Başkasına duyduğunuz isteğe tutku ya da heyecan diyoruz ki, bunu zaten önceki yazımda detaylıca açıklamıştım.

Öyleyse aşk nedir?
Aşk, hepimizin içinde bulunan “öz” ile temasa geçtiğimizde, sahip olduğumuzu fark ettiğimiz özelliğin adıdır. Dikkat edin, “özle temasa geçtiğimizde kazandığımız özellik” demiyorum, “sahip olduğumuzu fark ettiğimiz” özellik diyorum. Çünkü hepimizin içinde bir öz var ve o öz zaten aşk dolu; saf ve koşulsuz sevgi dolu. Tek yapmamız gereken şey unutulmuş bu hazineyi ortaya çıkarmak.

– Eee, madem böyle bir hazine vardı, niye hepimiz unuttuk, salak mıyız ki biz?

Hayır, salak değiliz elbette. Tam aksine fazla “akıllı” olmamızdan kaynaklanıyor her şey. Özümüz ile temasımızı engelleyen tek şey zihnimiz. Nasıl mı? Zihninizin tamamen sustuğu, hiçbir şey düşünmeden uzun süre boyunca kendinizle kaldığınız bir zaman hatırlıyor musunuz? Eğer zihninin açma / kapama düğmesini keşfedebilmiş çok küçük azınlıktan değilseniz, muhtemelen yanıtınız “Hayır” olacaktır. Eğer “Hayır” yanıtı veren büyük çoğunluktansanız, durun size neler olduğunu anlatayım:

  • Zihniniz hiç durmadan çalışıyor. Sürekli bir şeyler düşünüyorsunuz.
  • Aynı yerde, hiçbir şey yapmadan durursanız can sıkıntısından boğulacak gibi oluyorsunuz.
  • Sürekli kendinizle kalmaktan kaçıyorsunuz. Yapacak bir şeyler arıyorsunuz. Böylelikle can sıkıntınızı gidermeye çalışıyorsunuz.

Doğru tahmin, değil mi? Eee, peki yukarıdaki durumdaysanız, yani sürekli kendinizden kaçar haldeyseniz özünüzle nasıl temas edebilirsiniz ki? Ama özünüzle temas ettiğiniz zaman da, bu muazzam hazineyle karşılaştığınızda, ondan nasıl kaçabilirsiniz ki? Herkesin özünde muhteşem bir hazine gizli. Bu hazine de koşulsuz sevgi ve aşk hazinesi. Bu hazineye ancak benliği ile temas edebilenler ulaşabiliyor. Mevlana’nın, Şems-i Tebrizi’nin, Buddha’nın, Osho’nun ulaştığı ve sürekli konu ettikleri hazine işte bu hazine. Aydınlanma olarak tabir edilen şey de aslında tam olarak bu hazinenin farkına varma halinden başka bir şey değil. Yani hazine hep orada, ama biz orada değiliz. Yani İsa’nın da dediği gibi: “Cennet içinizde, ama siz orada değilsiniz.”

Peki bu nasıl bir şey?
Öyle bir sevgi hazinesi düşünün ki, içinizde…

  • Hiç bir insanın size veremeyeceği kadar büyük bir sevgi var
  • Hiç kimsenin sevgisine ihtiyaç bırakmayacak kadar yoğun bir sevgi var
  • Hiçbir dış etkenin size veremeyeceği kadar büyük bir keyif var. Öyle ki saatlerce olduğunuz yerde hiçbir şey yapmadan dursanız bile asla canınız sıkılmıyor ve inanılmaz keyif alıyorsunuz.

İçsel hazinenizi ortaya çıkardığınız anlarda artık seviyor olmayacaksınız, sevginin ta kendisi olacaksınız. Yani ne yaparsanız yapın, nereye giderseniz gidin aşkın kokusunu da beraberinizde taşıyacaksınız. Çünkü aşk dediğimiz şey aslında birine karşı hissedilen bir duygu değil, o duyguya heyecan ya da tutku diyoruz. Aşk dediğimiz şey, aslında bizim bir özelliğimiz. Tıpkı ten kokumuz gibi… Tenimiz güzel kokuyorsa, her yerde güzel kokacaktır. Nerede ve kimle olduğumuzun hiçbir önemi yok. Tenimizin güzel kokmasının karşıdakiyle hiçbir ilgisi yok. Aşk da böyledir. Aşkın karşıdakiyle hiçbir ilgisi yoktur. Aşk tamamen size özgü bir özelliktir. Aşk sizin içsel hazinenizin yaydığı kokunun adıdır.

Peki içsel hazineyi nasıl ortaya çıkaracağız?

Bu da başka yazılarımın konusu olsun. Sorularınızı aşağıdaki yorum kutucuğuna yazabilirsiniz. Elimden geldiğince onların da yanıtlarını vermeye çalışacağım.

Koşulsuz sevgilerimle…

Comments are closed.